CHP Lideri Kılıçdaroğlu Ev Emekçisi Kadınların Sorunlarını Dinledi
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ev Emekçisi Kadınlar ile video konferans toplantısında bir araya geldi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Emek Büroları Koordinatörü Veli Ağbaba’nın ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın da katıldığı toplantıda Ev Emekçilerinin yaşadığı dramı ve taleplerini dinleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, çözüm önerilerini anlattı.
Ev Emekçisi Kadın- Biz ev içi çalışanları tabi ki tamamen güvencesiz çalışıyoruz. Ben gündelikçi çalışan biriyim, 7 senedir bu sıkıntıları yaşıyorum. Temizlik işini evet seviyorum ama iş olarak yapınca çok zor oluyor. Sürekli bir mobing, aynı zamanda işte çalıştığımız yerde zorunlu yapmamız gereken işlerimiz oluyor. Tabi ki en başta şu var, saat sorunumuz var. Yani şu işi, şu işi, şu işi yapmak zorundasın diyorlar ve yapıyoruz, mecburuz çünkü. Onun dışında yani çalışma koşullarımızın düzeltilmesini istiyoruz, sesimizi duyurmak istiyoruz, güvence altına alınmak istiyoruz. Bu işi hayatta kalabilmek için yapıyoruz. Ben ilkokul mezunuyum, çok isterdim okumak ama okuyamadım, şartlarımız buna el vermedi. Biliyorsunuz ki, göçmenler çok fazla ev işinde çalışıyorlar, bu yüzden Türkler çok fazla tercih edilmiyor. Onlar işte sigortasız çalışabiliyorlar.
Ev Emekçisi Kadın- Yeri geldi soğukta, ayazda çocuğumu kucağıma sarıp sarmalayarak beraber işe gittiğim oldu çocuğumla beraber. Çocuğumu ana sınıfına yazdırmak için o zaman da bile para talep edildiğinde okulda, onu veremeyeceğimi söylediğim zaman, kız çocuğu olduğu halde bana dedikleri şuydu, isterseniz okutmayın dendiğini biliyorum. Yaşadığım en büyük dram, acı buydu benim. Tekvandocu, milli sporcu aynı zamanda.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Maşallah maşallah.
Ev Emekçisi Kadın- Sigorta olayında iki gün tam gün gittiğim evde, devletin çalışan temizlik yapan bayanlara sunmuş olduğu sigorta olayını yapın dendiği zaman bizi zamanlar çıkmıştı ya Başkanım, orada beni yarım gün işe çağırmaya kalkan aileler oldu tam gün giderken bile. Onda bile hakkımız yendi. Fakat dile getiremedik çünkü bir şey diyemedik, mecburuz o işe gitmeye, evimizi o şekilde geçindiriyoruz. Çok kötü yerleri de temizlediklerimizi biliyoruz. Bile bile kasıtlı yapılan işleri de temizlediğimizi biliyoruz. İnsanlarda bazen merhamet duyguları olmuyor. Belki bir bayanın bir haftada temizleyeceği evini, bir haftadan fazlada temizleyip çıkaracağı bir evi, biz bayanlar sabah 9’da gidip de akşam 9 ya da 9,5’lara kadar o iş bitmeden çıkmadığımızı biliyoruz.
Ev Emekçisi Kadın- Evimin kirasını da ödeyemiyorum, elektriğimi de ödeyemiyorum. Hiçbir şekilde ne aile desteğim var, ne çevre desteğim var. Tek başıma mücadele etmek zorunda kalıyorum. Endişe ve korkuyla günü geçirmekteyim. Başka bir şey yok.
Ev Emekçisi Kadın- Ben de 4 yıl önce başladım bu işe. Eşim çalışıyordu, ona destek olmak için başlamıştım. Daha sonra bir hamilelik süreci geçirdim, çocuğumu dünyaya getirdim ve sonra eşim işsiz kalınca 6 aylık gibi bir süreçte tekrardan geri dönmek zorunda kaldım. Şimdi eşim de asgari ücretle devam ediyor, o şekilde çalışıyor. Yani yetiremiyoruz. Ben de ona destek olabilmek için böyle gündelik işlere devam ediyorum. Gündemde olduğu gibi pandemi nedeniyle işler olduğu gibi herkesin ekonomik maddi durumu düşüşe geçti. Böyle olunca da bizlerin işleri de düştü. Önceleri çalıştığımızda gittiğimiz tam günlük yevmiye ile bir haftalık market alışverişimizi yapabiliyorduk, bir şekilde idare edebiliyorduk. Artık günlük gittiğimiz parayla maalesef bir günlük ancak ihtiyacımızı karşılayabiliyoruz. Çalıştığımız iş riskli yani düşsek Allah korusun bir sigortamız yok, herhangi bir yere başvurma ihtimalimiz yok iş kazası diye.
Ev Emekçisi Kadın- Eşim asgari ücretle çalıştığı için yetmiyor, eşime yardımcı olmak için gündeliğe gitmeye başladım. Bu pandemi dolayısıyla evlerine çoğu insanlar almak istemiyorlar. Şartlar zorlaştı.
Ev Emekçisi Kadın- Bu işte yeniyim ben, 3 yıldır bu işin içerisindeyim. Ondan öncesinde zaten 14 – 15 yaşından beri dışarıda işlerde çalışıyordum. Ebelik bölümü son sınıf öğrencisiyim aynı zamanda. Bir sürü kadın arkadaşımın sigortası, emniyetimiz, bakımımız, sağlıklarımız. Onun haricinde mesela ben temizlik işinde egzama yaşadım, egzamayla alakalı sıkıntılarım oldu. Onun haricinde bakım olarak mesela sigortalı bir işe girdim, aynı zamanda sigortamın yapılmasını sağladım ama istedikleri şey, az paraya çok iş istediler her zaman. Tek başıma gittiğim zaman çok parayı kazanabiliyorsunuz ama sigortalı bir işte şirket altında yaşadığınız zaman hem tam sigorta yapmıyorlar, iş kazası olduğu zaman hiçbir mesuliyet kabul etmiyorlar. Dikkat etmeniz gerekiyor diye bir de bizi suçluyorlar. Pandemi beni de vurdu. Kirada kalıyorum, öğrenciyim, ne bir kardeşim ve ciddi manada sıkıntılar çektim.
Ev Emekçisi Kadın- 20 yıldır bu işi yapıyorum. Üniversite mezunuyum. 8 yıl falan ev temizliği yaptım, bazen bir günde iki tane ev temizliğini gecenin 12’sine kadar yaptığımı bilirim. Arkadaşlarımızın dediği gibi azıcık iş var derlerdi, azıcık para verirlerdi. Örneğin ben o zamanlar daha yeniydim herkes 100 liraya giderken söz gelimi söylüyorum ben 50’ye gidiyordum sırf hani en azından bir harçlığımız çıksın diye. Çünkü günlük kazanıp günlük yiyoruz. İki tane çocuğum okuyor. Sonra araya merdiven temizliği de girdi, merdiveni de temizlemeye başladım. Eşim engelli olduğu için o da tam çalışamıyordu sezonluk çalışıyordu burada. Eşimle beraber gidiyordum, eşim bazen işten geliyordu yardım ediyordu. İki oğlumu da ne anne, ne başka birine hiç kimseye bırakamadım. Hep yanımda soğuklarda o merdiven, hele kışın merdiven temizliğinde yanımda götürdüm, yazın sıcakta yanımda götürdüm ev temizliklerinde. Hiçbir zaman ben ev temizliğinde, merdiven temizliğinde hak ettiğim parayı alamadım. Hiçbir zaman yani bana para vermeyin ama yani şunu düzgün yapmadı demesinler diye hep en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Sonra boyun fıtığım oldu dördüncü derece, ameliyat, bel fıtığım oldu. Geçen yıl üçüncü kattan merdiven camını silerken aşağıya düştüm. Hiçbir sağlık güvencem yok ve dizkapaklarım gitti. Kendi mesleğimi yapmayı çok isterdim, kendi mesleğimi yapamıyorum. Temizlikten önce de burada bahçe işleri oluyor onlara gittim, zamanında çok çalıştım burada, kamyonlara 25 kiloluk sandıkları bile aldım aldım attım, onları yaptım, limonda çalıştım, burada tarlada çalıştım. Üniversite mezunuyum çalışmayım demedim, ama hep gördüğümüz şey hep aşağılandık, sürekli aşağılama hani bir merdiven temizlikçisi. Oysa ben okumuş, kültürlü insanım. İnsanlara o kadar nazik davranıyorsun, o kadar kibar davranıyorsun, sırf işimi kaybetmeyim diye tamam efendim diyorsun ama hep seni aşağılıyorlar.
Ev Emekçisi Kadın- İki kız çocuğum var ve evim kira. Kira ve geçimimi sağlamak için de bu işe gitmek zorundayım. Bu hastalıklar yüzünden ne kadar olursa olsun hani gittiğimiz evlerden de tedirgin karşılanıyoruz acaba taşıyıcılar mı diye ve biz de gideceğimiz yerde ne gibi şeyle karşılaşacağımızı bilmediğimiz için tedirgin olarak gidiyoruz. 65 yaş üstü bayanların evine temizliğe gidiyoruz, onlar hasta veya biz hasta mıyız diye tedirginlik yaşıyoruz. Ne yapacağız, ne edeceğiz? Bu hastalıktan dolayı da işlerimiz durdu şu anda. Kira ödeyemiyoruz, elektriğimiz suyumuz kalıyor çoğu zaman. Günlük gittiğim iş varken her zaman giderken şimdi saatlik bile gidemiyorum yeri geliyor. İki kızımla beraber ayakta durmaya çalışıyoruz Başkanım.
Ev Emekçisi Kadın- Ben 18 yıldır bu işi yapıyorum. Eşimden ayrılalı 21 yıl oldu. 3 çocuk gelin ettim, ama bir oğlum var askerden geldi 5 aydan beri iş yok çalışamıyor, bulamadık yani. Ben de günlük işe gidiyorum. Bugün mesela gittim, bana 230 lira elektrik faturası gelmiş, evde yaşayan iki kişiyiz o da yok. Yani anlam veremedim. Yani bilmiyorum ne yapacağımızı şaşırdık kaldık yani. Güvencem yok, babamdan aldığım sadece 850 lira bir para, babam Bağ-Kur’lu, isteğe bağlı kardeşimle paylaşıyoruz o da yetmiyor. Ona da kredi kullanmak zorunda kaldım, çalışmak zorundayım yani, 180 liraya günlük iş bulursam gidiyorum, bulamazsam gidemiyorum. 3 aydır yani hiçbir şey yok çalışamıyorum yani ne yapacağımızı şaşırdık. Pandemiden dolayı böyleyim yani. Oğluma da iş yok, ben de öyle astım hastası oldum bu iş yüzünden. Yarın bir gün benim ne olacağım belirsiz. İki sene daha çalıştım daha sonra ne yapacağım, yani ev yok bark yok, 600 – 700 lira kira ödüyorum. Aylık 1500 lira giderim var. Ben 1500 lira kazanıyorum ki Başkanım. Hiç yemezsem, içmezsem 1500 lira gidiyor yani elektrik, su, kira.
Ev Emekçisi Kadın- Oğlum işte çalışıyordu belediyede, belediyeden çıkarttılar oğlumu, şu anda işsiz. İki tane torunum var, torunlarıma bakıyorum ben de. Ama kirayı yatıramıyorum, elektrik, suyu yatıramıyorum, arkadaşlar destek oluyor benim de. Oturduğum apartmanın merdivenini ben yıkıyorum, oradan beş on kuruş alıyorum. Yani hayat şartları çok kötü.
Ev Emekçisi Kadın- Yani tabi ki güzel bir işimin olmasını, sigortalı bir işimin olmasını isterim tabi ki. Şu an hiçbir sağlık güvencemiz yok. Temizliğe gidiyoruz ve çok zor tabi ki bu yaşta temizliğe gitmek. Gitmek zorundayım, çalışmak zorundayım ailem için öyle.
Ev Emekçisi Kadın- Benim de eşim memur ama yetmiyor. Doğalgaz, elektrik, su faturaları çok yüksek geliyor. Bizim bu ay doğalgaz faturamız 550 TL geldi. İki tane erkek çocuğum var, onlar üniversitede okuyorlardı, bitirdiler, şu anda boştalar.
Ev Emekçisi Kadın- Başkanım ben de emekli dul ve yetim maaşıyla geçinen biriydim. Bu son 5 yıla kadar geçiniyordum yine de, yani kendi yağımızda kavruluyorduk. Ama artık geçinemiyoruz, hayat şartları o kadar zorlaştı ki. Ek iş yapmaya başladım, ben de gidip bir yaşlıya bakıyorum şuan. En azından diyorum faturalarım çıksın, yani aldığım para ancak faturalarımı çıkarıyor, maaşla da geçinmeye çalışıyoruz.
Ev Emekçisi Kadın- Görmezden gelinmekten artık bıkmıştım ve bir şekilde bir şeylere ulaşmak istiyordum ve bu benim için bugün oluşan bir mucizedir. Çok çok teşekkür ediyorum. Ben hangi kapıya gittiysem görmezden gelindim. Belirli yerlere başvurdum ama maalesef üniversiteli olduğum halde iş bulamıyorum Başkanım ben. İnsanların artık neye önem verdiklerini ben CV’yi sunduğumda bile anlamıyorum yani neye önem verdiklerini. Bilgiye mi önem veriyorsunuz, tecrübeye mi önem veriyorsunuz? Böyle bir şey yok. Ve benim gelecek kaygım var. Yarın çocuklarımı nereye bırakacağımı bilmiyorum. Ben merdiven temizlemeye gidiyorum, üniversite mezunuyum ama hiçbir şekilde kendimi ifade edip yani kendimi ifade ettiğimi düşünüyorum ama kâle alındığımı düşünmüyorum. Devlet desteğimiz yok, insanlar yoksulluğun olmadığını söylüyorlar ama ben yoksulluğun böyle yüksek seviyesini yaşıyorum Başkanım. Yani bunu bana yoksulluk yok diyenlerin kanıtlaması gerekiyor. Benim bir sağlık güvencem yok, benim bir işe girebilme imkanım yok. Başvurduğum yerlerde hep geri çevriliyoruz. Bir sigorta olayımız yok, başımıza bir şey gelse hiçbir şekilde ve verdikleri 75 lirayla arkasından beğenmedik diye insanlar yorum yapıyorlar. Daha az paraya gelsin, daha az parayla çalışsın diye. Bunlar var. Eve geldiğinde çocukların senden ayakkabı bekliyorlar, kıyafet bekliyorlar, ders kitabı, test kitabı bekliyorlar. Yani kaynayacak bir çorba bekliyorlar. Bunların olması için tek başına, ben eşimden ayrıyım.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hayatın gerçeğini eğer bir siyasetçi öğrenmek istiyorsa aslında öncelikle sizi dinlemesi lazım. Çünkü hayatın gerçeğini yaşayanlar sizlersiniz. Elbette bizler saraylarda oturmuyoruz, elbette bu toplumda çok sayıda yoksul insanın olduğunu biliyoruz. Bir annenin en büyük dramı çocuğunu yatağına aç yatırmasıdır, bunu da biliyoruz. Çok sık ifade ederim, bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmesin, her anne çocuğun karnını doyursun ve her anne çocuğuyla beraber huzur içinde evinde yaşayabilsin. Ama evlerde dram var biliyorum, acılar var biliyorum, yoksulluk var biliyorum. Ama bunları aşmak hepimizin elinde olan bir şey, bunları aşabiliriz aslında, Türkiye zengin bir ülke, Türkiye güçlü bir ülke.
Hepinizin sorunu aynı üç aşağı beş yukarı. Hepiniz Türkiye coğrafyasının farklı bölgelerinde yaşıyorsunuz. Ve dolayısıyla bazılarınızın iki çocuğu var, bazılarının bir çocuğu var, üniversiteden mezun ve onlar da işsiz. Yani dramı sadece siz değil aslında dramı bütün aile yaşıyor bir anlamda. Sizler güç birliği yapabilirseniz, bakın sayınız Türkiye genelinde yaklaşık 1 milyon kişi. 1 milyon kişi bir yere odaklanabilirse bu sorunların büyük bir kısmı aşılabilir, hatta çözülebilir. Niye çözülmesin? Neden üniversite mezunları iş bulamasın? Çocuğunuz var üniversite mezunu işsiz, ama sizler de 2 veya 3 arkadaşım onlar da üniversiteyi bitirmişler ama merdiven temizliyorlar şimdi. Neden? Bir sorumluluk üstlenmişler, çocukları var ve çocuklarıyla hayatı sürdürmek istiyorlar, çocuklarının iyi bir eğitim almasını istiyorlar.
Hatta bir annemiz şunu söyledi, beni en çok duygulandıran konulardan birisi o. Anaokuluna yazdırmak istedim çocuğumu ama çocuğun isterse okumasın diye bir cevap aldığında tabi parayı vereceksin, e para yok o zaman çocuğunu istersen okutma. Bu çok ağır biz söz aslında, 21.yüzyılın Türkiye’sinde çok ağır bir söz.
Ben size bir söz veriyorum, sizin sorunlarınızı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dile getireceğiz. Ben de dile getireceğim, arkadaşlarım da dile getirecekler. Şunu defalarca ifade ettim, belki hiç duymamışsınız ama; ben bu ülkede garibanların, bu ülkede kendisini kimsesiz hissedenlerin sözcüsü olmak istiyorum. Beylerin paşaların sözcüleri var zaten. Beylerin paşaların bir sorunu da yok zaten. Saray’da oturanların da bir sorunu yok zaten. Çocuklarınız işsiz, siz iş bulamıyorsunuz ama milletvekili emekli aylığı, bilmem ne bankasının yönetim kurulu üyeliği 5 yerden en az 10 bin lira aylık alıyorlar 5 yerden. Bir yerden değil 5 yerden alıyorlar yine de doymuyorlar. Bunlara son vermemiz lazım artık. Bunları bitirmemiz lazım artık. Bu ülkede herkesin huzur içinde yaşaması lazım artık. Diyorsunuz çalışıyorum, aynı zamanda mobinge uğruyorum, aynı zamanda sıkıntılar yaşıyorum, az para veriyorlar, çok iş yaptırıyorlar. Gecenin 12’sinde eve gidiyorum diyen kadın kardeşimiz oldu. Ne olacak tabi bu durum böyle devam edecek mi? Böyle devam etmemeli. Bu düzeni değiştirmek zorundayız, insanca bir düzen kurmak zorundayız; herkesin çalıştığı, herkesin sigortalı olduğu, hastalandığı zaman hastaneye gittiği, hastanede tedavi gördüğü, çocuklarının okula gittiği. Çocuklarım defter, kalem, kitap bunları istiyorlar diyor bir annemiz. Çocuk bunları isteyecek tabi, okula giderken ne isteyecek çocuk? Defter isteyecek, kalem isteyecek, bilgisayar isteyecek. Siz şimdi diyorsunuz ki, elektrik parasını, doğalgaz parasını, su parasını ödemekte zorluk çekiyoruz. Hele markete gitmek, bir anne ifade etti, 75 lirayı alıyorum markete gidiyorum 110 lira. Peki nasıl olacak bu iş? Bunun formülü nasıl olacak?
Sağır kulakların duyması lazım. Benim görevim de o sağır kulaklara sizin feryadınızı aktarmak.
Evinize selamlarımızı, saygılarımızı gönderiyoruz Ankara’dan. Ayrıca muhabbetlerimi gönderiyorum, çocukların gözlerinden öpüyorum, anneleriniz, babalarınız varsa onlara da selamlarımı, saygılarımı lütfen iletin. Yüreğimiz insan sevgisiyle dolu olsun. Zaten bir annenin farklı bir şey düşünmesi zaten mümkün değil. Dolayısıyla sizlere Ankara’dan ben ve arkadaşlarım selamlarımızı, saygılarımızı gönderiyoruz. Umarım dünya çok küçük, Türkiye de çok küçük, bir gün bir yerde umarım karşılaşırız. Hepinize tekrar Ankara’dan sevgiler, saygılar, hürmetler sunuyorum, sağ olun, var olun diyorum. Çocukların da tabi gözlerinden öpüyorum. Hepsine selamlar, saygılar efendim. Sağ olun, hoşça kalın, iyi akşamlar efendim.